Karadeniz Yaylaları Gezisi

karadeniz yaylalar gezisi

2015 Kurban bayramı tatili 9 gün olunca hep görmek istediğim Doğu Karadeniz Yayları‘na gitmeye karar verdim. Gidiş için daha önce arkadaşımın katıldığı Bukla Tur’un sitesine baktım ve bayrama özel bir parkur ve tur yapmışlardı. Farklı seçenekte turlar da var ama tarihlerine bakmak lazım. Bukla Tur karadeniz konusunda en bilinen ve en iyilerden birisi. Baştan söyleyeyim tur’dan çok memnun kaldım, bize rehberlik eden ilgilenen herkese tekrar teşekkür ederim.

Yaylara kendiniz gitmek isterseniz de bu turu yapabilirsiniz, tek sorun ulaşım ama onu da bir şekilde dolmuş, otostop, taksi kiralama gibi seçenekler ile çözebilirsiniz. Kendi aracınızla gitmeyin yaylara çıkan yollar çok doğayı bozmadan yapılmaya çalışılmış o yüzden baya kötü. Bu yolların böyle kalmasını istiyor yerel halk bunun sebebini siz de gidince göreceksiniz.

Karadeniz yayları tur kapsamında neler var?

Bayram için olan tur kapsamında uçak bileti, havaalanından ulaşım, konaklama, kahvaltı, akşam yemeği, yaylalara ulaşım, rehberlik, şarkılar türküler, karadeniz müzikleri vs dahil 🙂

Karadeniz yayları tur rotası

  • Uçakla Trabzon  havaalanı’na iniyoruz ve bizi burada karşılıyorlar, 2 minibüs ile yola çıkıyoruz
  • Tur 2 gruba ayrılmıştı katılıma göre, sanırım yaşa göre ayırmışlar, 30 yaş üzeri ve 30 yaş altı diye. İyi de yapmışlar yaşlılar ve gençlerin yürüme ve eğlenme anlayışları farklı
  • Kahvaltı için Trabzon ve sonrasında Sümela Manastırı geziyoruz
  • Kısa bir geziden sonra Rize’ye doğru yola çıkıyoruz
  • Rize de Fırtına Vadisi, Tar Deresi girişinde çay molası veriyoruz
  • Çamlıhemşin ve oradan Ayder yaylasına doğru çıkıyoruz, otelimiz Ayder yaylasında. Otele yerleşiyoruz.
  • İlk gün rotamız: Avusor Yaylası (Kolay bir parkur)
  • İkinci gün rotamız: Kavrun Yaylası
  • Üçüncü gün rotamız: Huser Yaylası
  • Dördüncü gün rotamız: Palaçkur Yaylası
  • Beşinci gün rotamız: Palovit Şelalesi, Zil Kale (Burada biz 4 kişi tur’dan ayrılıp, araç kiralayıp Pokut Yaylasına çıktık 🙂 Sonra tura geri katıldık)
  • Altıncı gün rotamız: Gito Yaylası, Eski Rus Evleri, Trabzon havaalına dönüş

Yeme İçme ve Pratik Bilgiler

Rize’ye gelip çay içmemek olmaz bulduğunuz her fırsatta çay için. Tur boyunca kahvaltı ve akşam yemeği dahil. Öğlen yemeklerini genelde yaylalarda yapıyorsunuz. Bazen eski bir karadeniz evinde sobada pişen yemekler, bazen yanımıza aldığımız kumanyalar. Yanınızda gelirken fındık, badem gibi yürürken enerji verecek yiyecekler getirmekte fayda var.

Yaylara çıkışlar belli bir noktaya kadar araç ile yapılıyor bunlar en fazla 1 saat sürüyor, sonrasında ise yürüyerek çıkılıyor. Yürüme için mutlaka boğazlı bir outdoor bot alın. Kışlık ağır botlardan olmasın hafif olması önemli. Yağmurluk ve küçük sırt çantası mutlaka olsun. Çantanın sırt kısmı havalandırmalı olan çantalar terlemeye karşı iyi oluyor. Yürürken yapılacak en güzel şey sohbet etmek ve fotoğraf çekmek.

Avusor Yaylası ve Büyük Göl

Avusor yaylası kolay bir rota olarak söyleniyor ama ilk gün olduğu için her türlü zor gibi geliyor. Üçüncü günden sonra evet orası kolaymış diyorsunuz. Yaylaya çıkış için  dağdan gelen kar suyunu takip edebilirsiniz. Kaçkar Dağları buralardan görülebiliyor, tepeye çıkınca buzul göllerinden Büyük Göl ile karşılaşıyoruz. Burada keçiler otluyor ama çok az eskiden hayvancılık çok daha fazlaymış. Rehberimizin dedesi bu yaylalar eskiden görülmezdi dermiş. Görülmemesinin sebebi ise yaylalardaki hayvanların çokluğundanmış. Bu koca yaylalar nasıl o kadar hayvan dolu diye insan merak ediyor. Şimdi çok az yaylada yaşayan insan kalmış.

Buzul göl gerçekten adı gibi buz gibi soğuk. Göl kenarında bir abi ateş yakmış ve çay satıyor, oradan sıcak bir çay içebilirsiniz. Yanınızda mayo getirirseniz buz gibi gölde yüzebilirsiniz, yüzenler oldu. Ben sadece ayakları soktum o bile fenaydı 🙂

Gölden aşağı inerken yine akan suları takip edip iniyoruz. Aşağıdaki küçük köyde soba ateşinde pişen yemekleri yiyoruz. Tereyağlı mıhlama 🙂

 

Kavrun Yaylası

Bu sefer daha uzak bir yaylaya gidiyoruz, yolda gördüğümüz insanlar ve köpekler hep güler yüzlü bize selam veriyor 🙂 Kavrun yaylası çok daha büyük ve yürüyüş olarak daha uzun sürüyor. Yine akan suyu takip edip buzul göllerine kadar çıkıyoruz. Bu sefer tepede 3 buzul gölü var ama hepsinin yanına gidemiyoruz. Uzakta olanların manzarası çok güzel ve fotoğralarını çekip dönüyoruz. Dönüşte sırtlarında çadırları ve kamp malzemeleri olan 2 kişi görüyoruz, karı koca Avustralya’dan gelmişler, tepeye çıkıyorlarmış gece kamp yapıp devam etmek için. İnternetten gördük geldik dediler.

Huser Yaylası

Bu sefer yola direkt Ayder yaylasındaki otelden yürüyerek çıkıyoruz. Otelin arkasından tepeye doğru tırmanıyoruz ormanın içinden. Yaylalarda belli bir yükseklikten sonra hiç ağaç yetişmiyor, o yüzden düz arazide yürüyoruz genelde ama bu sefer tam ormanın içinden tırmanıyoruz. Yol zorlu ama eğlenceli, yanınıza yeterli su alın çünkü çok su tuketiyorsunuz ve yolda su alacak sadece 1 kaynak var, o da eğer akıyorsa. En tepeye çıkınca mola veriyoruz, yemek,, fotoğraf, dinlenmece. Sonra yine aynı yoldan geri iniyoruz. Ormanın içi, kokusu, şanslıysanız renkli renkli mantarlar. Kırmızı olanlara dikkat edin, genelde renkli olanlar zehirlidir. Bu arada ihtiyaç molası olarak da ormanı kullanıyoruz tabiki, ıslak mendil bulundurmak iyi olabilir.

 

Palaçkur Yaylası

Otelden kısa bir araç yolculuğu sonrası yürümeye başladığımız yayla Palaçkur. Yürüme rotaları içerisinde manzarası en güzel olan ve en çok fotoğraf çektiğim yer oldu kendisi. Bazen uçurum kenarı gibi yerlerden, bazen su kenarından, bazen su içinden yürüyerek gidiyoruz. Rota sonunda başladığımız yere değil başka bir yere çıkıyoruz ve burada yemek yiyoruz.

Pokut Yaylası

Tur kapsamında bu yayla bulunmuyordu. Bizde bu yaylayı görmek istiyorduk, gerçi ben hiç araştırmadan geldiğim için adını bile duymamıştım. Tur sırasında tanıştığım 2 doktor ve 1 mühendis ile birlikte buraya araç kiralayıp çıkalım dedik. Aracı rehberimiz ayarladı ve şoförü de dahil anlaştık. O gün gittiğimiz yayla turu öğleden sonra bitince şansımızı denedik ve Pokut yaylasına doğru yola çıktık. Hava sisli ve giderek kararmaya başladı. Aşağıdaki fotoğraf gece çıkarken. Yol çok kötüydü zıplaya zıplaya sis içinde yaklaşık 2 saat kadar gittikten sonra tepeye çıktık. Tepeye çıkınca bulutlar aşağıda kalır diye umuyorduk ama öyle olmadı, 2-3 metre ilerisi bile görünmüyordu. Gece Pokut yaylasında kalmaya gelen çadırlı gençler vardı. Bir de otel vardı. Otelde kalalım sabah bulutlar gider dedik ama otel ile fiyatta anlaşamadık, onun yerine sabah oteli arayalım eğer hava açarsa geri gelelim araç ve şoföre tekrar para verelim dedik.  Bu şekilde o yolu geri indik ve gerçekten zorlu bir iniş oldu. Sabah aradık oteli ve hava açık gelin dedi 🙂 Tekrar yola çıktık bu sefer sis olmadan ve gündüz yolu görerek nispeten daha kolay oldu ama yinede en zor yayla yoluydu bu tur içinde. Sonunda Pokut yaylasına zor da olsa kavuştuk. Kahvaltıyı bu manzaraya karşı otelin bahçesinde yaptık. Sonra inip tura kaldığı yerden devam ettik.

Zil Kale, Eski Rus Evleri, Tar Deresi ve Palovit Şelalesi

Turumuzun bundan sonraki kısımlarında artık yaylalar yok, o kadar çok yayla ortamına alıştıktan sonra aşağısı çok garip geliyor. Hiç yaylalardan ayrılmak istemiyorsunuz. Araç ve biraz yürüme ile bu yerleri de gezip Kardeniz macerasını tamamlıyoruz. Bukla Tur’a tekrar teşekkürler 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.