Asya gezimdeki ikinci ülke Tayland ve ilk şehir Bangkok. Buraya gelmeden önce en çok duyduğum şey yemeklerini çok seversin ve insanlar çok kibar olmuştu. İlk haftanın sonunda buna bende artık katılıyorum.
Maniladan uçak 23:30 da kalkınca Bangkok a 00:30 da indik, uçakta yanımda Fransız bir çocuk vardı onunla konuştum biraz. Onunda ilk ziyareti olduğu için vize işlemine birlikte gittik. Uçakta bir form veriyorlar onu doldurduk. Basit sorular kimsin, nerden geldin, nereye gidiyorsun, amacın ne. Keşke bilsem amacım ne.
Tayland vize istiyor mu?
Neyse pasaportda sıra vardı gece yarısı olmasına rağmen ama hızlı ilerledi, memur klasik soruları sordu ne kadar kalacaksın dedi, 2 hafta dedim. Formda kalacağınız yerin adresini soruyor. Ben hostelin adını yazmıştım tam adresi de yaz dedi. Ne dönüş bileti sordu ne başka bişey. Vurdu damgayı ve girdik, seviyorum vizesiz ülkeleri.
Bangkok’da havaalanından şehre ulaşım
Havaalanı şehir merkezine baya uzak ama metro var bende ona güvenip metroya yakın hostel seçmiştim ama metro gece 12 de bitiyormuş. İlginç olan otobüs de yok. Genelde metro bitsede otobüs olur. Kime sorduysam taksi dedi. Zaten dışarıda deli bir taksi sırası oldu. Taksi için banka gibi numara alıyorsunuz, taksiler o numaralı durakta sizi bekliyor. Taksimetre açmak istemiyorlar çünkü baya az tutuyor. Artık pazarlık gücünüze kalmış gerisi, ben uçaktaki çocuğu buldum sonradan birlikte gittik paylaştık.
Hostele ulaştım ama kimse yok. Neyseki kapıya not bırakmışlar, havlu, battaniye, anahtar hepsini koymuşlar. Girdim hemen yattım. Saat oldu 3:00. Bangkok macerası böyle başladı.
Bangkok’da Ulaşım
Bangkok da ulaşım için bir çok seçenek var. Metro, otobüs, tuktuk, motosiklet taksi, normal taksi, pikap dolmuş, tekne, tren…
Metro eski şehir merkezine girmiyor. Burada en uygun ulaşım otobüs. Belediye otobüsleri ücretsiz, halk otobüsleri ve tekneler 1 TL, 3 TL. Taksiler ise acayip taksimetre açmak istemiyorlar çünkü taksimetre açılınca baya az yazıyor. O yüzden taksiye bineceğiniz zaman gideceğiniz yeri söyleyip pazarlık ediyorsunuz. Grab diye mobile app var, bizim bitaksi gibi, buradan gideceğiniz yeri seçerseniz kaç para tutar gösteriyor. Böylece pazarlığı ona göre yapabilirsiniz. App ile taksi çağırmayın genelde pek kimse kullanmıyor. Google Maps otobüs için çok işe yarıyor, kaç numaralı otobüse binmeniz gerektiğini gösteriyor ve doğru çalışıyor. Hatta vapur ile ulaşımı bile gösteriyor.
Bangkok’da nerede kalmalı?
Bangkok’a ilk kez geliyorsanız otel, hostel neyse Khao san road a yakın seçmek lazım. Ben ilk öyle yapmadım metro candır diyip metroya yakın seçtim ama metro şehir içine girmiyor. Sonra değiştirdim hosteli Green House a geldim, yeri de fiyatıda gayet iyidi. Konaklama 24 tl, çamaşır makinesi 4 tl. Khao san road a hemen paralel caddede. Yine gitsem orada kalırım memnun kaldım. Ön tarafı restoran arkada odalar var. Hostelin caddesinde bir sürü ayak masaj yeri var, onu da burada deneyebilirsiniz.
Khao san road bir caddenin adı ve en turistlik yerlerden. Çok renkli ve turist kaynıyor. Yemek ve turları buradan alabilirsiniz. Sokak yemekleri güzel, hayat akşam 6 dan sonra başlıyor, gündüz pek bir şey yok.
Bangkok’da yemek nerede yenir?
Yemek yemek… Tayland bu konuda inanılmaz başarılı. Nerede yenir? bunun kaynağı nedir? diye biraz araştırınca, asıl Tayland yemeği China Town da doğmuş onu öğrendim. Zaten akşam china town a gidince ne demek istediğimi anlayacaksınız. Peki sokak yemekleri temiz mi? Yenir mi? Bence gayet temiz ve yenir, ama ne yenir onu çok öğrenemedim. İlk gün gene mideyi bozmayım diye balık yedim. Kalabalık ve sıra olan bir yeri seçtim. Sırada Rus bir çift ile tanıştım, yer çok az olduğu için birlikte oturduk. Onları da aynı balığı yemeye ikna ettim. Çünkü aslında kimse ne yenir çok bilmiyor ilk geldiğinde. Almanya’da yaşıyorlarmış ve hangover 2 filmini izledikten sonra gelmeye karar vermişler. Bende sonra merak edip hostelde izledim. Filmin çekildiği kahve içtikleri yere gittim.
Bangkok’da Tapınaklar ve Saray
Bangkok’da favori tapınalarım
- Wat Pho
- Wat Saket (Golden Mount)
- Wat Arun (Temple of Dawn)
- The Golden Buddha Temple
- Wat Mangkon Kamalawat
Bangkok’ta ilk olarak tabiki tapınakları gezmeye başladım. Çünkü adım başı tapınak var, çok araştırmadan Google map ile bakıp bakıp girdim. İlk girdiğim meğerse golden templemış ve arkamdaki buddha altındanmış. Açılışı zengin yapmışım haberim yok.
Tapınaklar her yerdeler ama içlerinde en güzeli Wat Pho. Sarayın arkasında. Bu bölge trafiğe kapalı ve polis araması ile giriliyor. Sıcak ve çoook sıcak. Şapka, krem, gözlük yetmedi bir de şemsiye aldım. İyiki almışım her yerde kullandım sonra, güneş fena yakıyor burada.
Saraya girişte çok sıra var ama hızlı ilerliyor, giriş bence çok pahalı 50 tl ama buraya kadar gelmişken gireyim dedim. Yani girmesem olurmuş. O kalabalıkta ne gezdiğimi anladım ne doğru düzgün fotoğraf çekebildim. Saray güzel evet, daha boş bulursanız girin bence. Kalabalıksa hiç kasmayın.
Saray 16:30 da, tapınaklar ise 18:00 de kapanıyor, akşam serinliğinde gezerim diye düşünmeyin olmuyor. Çok yoruldum ve bir parkta oturdum etrafa bakıyorum, birden marş çalmaya başladı ve herkes durdu, oturanlar ayağa kalktı. Noluyoruz derken yandaki kadına elle bende kalkim mi yaptım, başıyla evet yaptı. Krala saygı duruşu diye anladım durduk öyle. İnsanların bu kral merakını hiç anlamadım ve anlayamacağım herhalde. Başka bir gün gezmekten yoruldum ve sinemaya girdim. Orada da filmden önce saygıda durduk. Alıştım artık.
Bangkok Tekne Turu
Saray ve tapınaklardan sonra merak ettiğim tekne turuydu. Topluca gezileni var, küçüklerle kendiniz anlaşıp gezebilirsiniz. Ben öyle fiyatlara bakarken bir teyze yapıştı, boşver bunları küçükle gez aynı para diye. Büyükler 100 tl den başlıyor, bence çok. Teyze 1200 (120 tl) dedi, ben yok diyorum. Neyse 2 Çinli abla geldi, dedim sizde gelin indirim yapsın. Bunlar başladı çince konuşmaya. İkna olana kadar baya vır vır, neyse adam başı 1000 verdik, küçük özel teknemiz var. Bir saat kadar dolandık. Güzeldi ama yüzen market artık kalmamış, onları görmek istiyordum aslında. Başka yerde şehir dışında varmış ama ona gitmek için yine tur almak gerekiyor.
Bangkok Çiçek Pazarı
Ertesi gün otobüsle çiçek pazarına gittim. Bazı otobüsler ücretsiz, paralı olanlar da 1 tl maks 3 tl aldı şimdiye kadar. Otobüs güzel çünkü Google map ile kaç numaraya binip gideceğini görebiliyorsun. Baya bir yere otobüsle gittim.
Çiçek pazarı çok büyük, renkli, kokulu bir ortam. Üzeride kapalı olunca mistik bir havası olmuş. Pek bir şey almalık pazar değil ama gezmek için güzel. Arkasında nehiri gören manzarası güzel bir yer var. Kahveyi burada içtim, tavsiye ederim.
Kahve sonrası bizdeki şehir hatları vapuru gibi ulaşım burada da var ama daha küçük. Google map bunları da gösteriyor. Gelen vapura bindikten sonra içerisi metrobüs kadar kalabalıktı. Bilet kesen bir abla var gelip sizden para alıyor 3 TL gibi bir para aldı. Başka bir sefer kimse para istemedi. Bangkok trafiğinden kaçmak için güzel bir ulaşım aracı.
Bangkok – Khao San Road
Akşam olunca Khao san road caddesine döndüm bu cadde gece inanılmaz bizim istiklal caddesi gibi kalabalık yemekçiler dükkanlar ne ararsanız var. Buradaki sokak yemekleri, meyveleri tatlıları ve dondurmaları denemek lazım. Hepsini denerseniz çatlayabilirsiniz.
Khao san road caddesi üzerinde yan caddelerde bir çok tur firması var, bu firmalardan tur alabilirsiniz. Ayutthaya için tur aldım. Rehberlik, ulaşım ve öğle yemeği dahil 60 tl. Tur sizi sabah 7 de kaldığınız yerden alıyor. Kayıtta otelin adını alıyorlar. Dönüşte khao san road a bırakıyorlar.
Bangkok – Ayutthaya Turu
Ayutthaya, Bangkok a sadece 80 km uzaklıkta yaklaşık 2 saat gibi bir süre ile ulaşıyoruz. Tura bindiğimde en genç bendim genelde hep yaşlı çiftler vardı bir de japon amca vardı. Japon amcanın yanına oturdum. Ayutthaya ya vardığımız zaman iki minibüs daha geldi böylece üç minibüs için bir tane tur rehberi oldu. Rehberin aksanından hiçbir şey anlamadım aslında baya anlattı adam. Ayutthaya çok güzeldi gezdik baya. Hava çok sıcak oluyor yanınıza mutlaka şemsiye, su alın.
1350 yılında kurulan Ayutthaya, Sukhothai şehrinden sonra Siyam krallığının başkenti olmuş. Asya’nın ticaret merkezi haline gelen şehir 1700 yılında 1 milyon kişilik bir nüfusa ulaşmış ve dünyanın en kalabalık şehirlerinden birisi olmuş. Ancak komşu Burma’dan gelen istilacıların 1767 yılında şehri yakıp yıkmalarıyla birlikte bu görkemli dönem sona ermiş (vikipedia)
Japon amca ile gezerken bu kadar güzel şehri neden yıkmışlarki dedi, bende çok anlamsız taşın ne zararı varki dedim. Birileri bunları yapmak için yıllarca uğraşıyor, komşusu gelip yıkıyor. Anlam veremedik insanlığa, fotoğraf çekmeye devam ettik. Çocukken hep kitaplarda gördüğüm ağaç içerisindeki buddha heykeli buradaydı onu canlı görmek çok güzeldi.
Turda bir sürü farklı ülkeden insanla tanıştım. Şöyle söyleyim yemekte sağımda Brezilyalı, solumda Fransız, önümde Ukraynalı, Japon ve Çinli vardı. Gezerken İsrail’den biri ile tanıştım dönüşte Almanya’dan biri ile tanıştım. Japon amca mühendismiş mikro çip yapıyorumuş, şimdi emekli olmuş geziyormuş. Brezilyadan gelen kızlar biyologmuş, amazonlarda biri yılanları diğeri maymunları inceliyormuş. Hem Ayutthaya hemde yeni insanlar güzel bir gün oldu.
Yeni Bangkok ve Sky Train
Bu şehir sadece tapınaklar, eski sokaklar ve saraylardan oluşmuyor. Bugün geleceğe geldim havada uçan trenler falan. Meşhur elektronik cenneti MBK Center, dünyanın en büyük ikinci alışveriş merkezi olan Central World e geldim. Tabiki dolaşırken kayboldum. Çeşit inanılmaz çok, hiç görmediğim ürünler, yiyecekler, diğer asya ülkeri restoranları var. Japon yemeklerini denedim bugün. Genel olarak fiyatlar ne ucuz ne pahalı Türkiye ile aynı gibi. Burada bir çok lüks restoran mağaza dükkan elektronik eşya her şeyi bulmak mümkün. Gezim Tayland’dan sonra da devam edeceği için çok bir şey almadım. Skype trene binip son durağa kadar gidip geri geldim. Şehri havadan izlemek roller coaster ile şehir içinde dolaşmak gibi.
Bangkok – Kwai Köprüsü ve Deathly Railway
Ertesi gün Kanchanaburi şehrinde bulunan meşhur Kwai river köprüsüne giden treni buldum. Bu tren hattı ile son durağa kadar gidip gelmeye karar verdim. Tren Thonburi Station dan kalkıyor sabah 7:50 ve öğlen 12:30 da 2 sefer var hergün. Saat 12 gibi kwai köprüsünde oluyor, 1 saat kadar daha gidince ölüm yolundan geçiyor ve son durak nam tok a varıyor.
Ben ölüm yolunda indim. Burada yemek ve etrafı gezip 1 saat sonra gelen tren ile geri döndüm. Bileti bu sefer trenin içinde aldım. Giderken sabah thonburi de gişeden aldım, genelde tren boş önceden bilet almaya çok gerek yok. Bilet gidiş 10 tl. Tren içinde yiyecek satılıyor ama siz yinede yanınıza alın bir şeyler. Trenin tüm camları açık gidiyor baya esiyor, bazen çok toz oluyor. Buff alın mutlaka maske olarak kullandım çok işe yaradı. Yemeği ölüm yolu durağında restoran var orada yedim. Biraz pahalı normale göre ama manzarası için değerdi yedim.
Genelde insanlar kwai köprüsü durağında iniyor ama ben ölüm yolunu da görmek istedim. Duraklarda çok az bekliyor, ineyim bir köprü fotoğrafı çekeyim dedim yok dediler, hemen kalktı zaten tren.
Trenin en arka vagonunda görevliler var oraya kadar gittiğinizde görevliden rica ederseniz trenin en arkasından fotoğraf video çekim yapabilirsiniz. Tren kwai köprüsünde ve ölüm yolunda çok yavaş gidiyor o sırada çekim yapmak çok kolay ama benim gibi fazla heyecan yapmayın çünkü kafamı o sırada çarpıp yaraladım.
Bangkok’a Kısa Bir Veda
Bangkok’ta daha yapacak daha bir sürü şey var ama Tayland’ın kuzeyindeki diğer güzel şehri Chiang Mai için uçak biletimi almıştım. O yüzden bir haftalık Bangkok macerası bitti.
Bangkok bir çok yönüyle aslında İstanbul’a benziyor hem eski hem yeni şehir bir arada. Kalabalık ve trafik karmaşa burada da var. Yalnız burada herkes çok saygılı ve güler yüzlü o yüzden kalabalık ve trafik sizi o kadar rahatsız etmiyor.
Chiang mai için havaalanına dikkat edin iç hatlar başka bir havaalanından kalkıyor. Don Mueang International Airport şehrin kuzeyinde taksi ile gidilebilir. Şansıma bu sefer taksicinin kendisi taksimetre açmak istedi ve sadece 20 TL tuttu.
Yeniden Merhaba Bangkok
İki haftadan fazla süren Chiang mai ve Pai gezisinden sonra gece yatalı tren ile Bangkok a geri döndüm. Yataklı tren belki arkadaşlarla aynı kompartımanda keyifli olabilir ama ben çok sevemedim açıkçası. Gece olduğu için de hiç bir şey görmeden geldik.
Bangkok yüzen market gezisi – Damnoen saduak floating market
Bangkok’da yine Green house da kalmaya karar verdim ama tren çok erken geldiği için restoranda beklerken taksici çocuk geldi ve yüzen market ister misin dedi. Buraya gidememiştim ve bu sefer giderim diyordum yalnız bugün için değil. Yinede fiyatını sordum 400 baht dedi, pazarlıkla 200 baht a indi. Çok düşük bu ücret bir kıllık var ama acaba ne derken 84 km yol gidince anladım. Bu bir turist kandırma tekniği imiş, sizi buraya kadar getiriyorlar tekne turu satıyorlar ve tabi yok diyip dönemiyorsunuz. Tekne turuna çakma bilet yapmışlar 1500 baht. Taksici buradan komisyon alıyormuş meğer. Neyse tekne turuna 1000 baht a anlaştık 2 saat için. Yüzen market çok kalabalık değildi sanırım sabah turlar gelince daha kalabalık oluyor. Turlarda da tekne gezisi yok diye biliyorum. Yani sonuçta 1200 baht ile yüzen market gezisi fena olmadı. Meyve dışında pek alınacak bir şey yok ama fotoğraf çekmek için güzel ortam.
Bangkok Wat Saket (Golden Mount)
Bangkok denince hep gördüğüm bir fotoğraf da Wat Saket (Golden Mount). Tapınak Khao san road a yürüme mesafesinde. Giriş 20 baht, mutlaka girip en üst kata kadar çıkın çok güzel manzarası var. Yalnız ben karşıdan görülen fotoğraf nereden çekilir bulamadım. İnince yakınlarda bir cafeye girdim, dekorasyon çok sevimliydi. Çalışanlar da öyle, Google dan fotoğrafı gösterdim ve bunu nasıl çekerim dedim, onlarda müzenin en üst katında cafe var dediler. Müzede (Rattanakosin Exhibition Hall) 2 saat süren rehberli bir gezi varmış ona katıldım, 100 baht. Bu sıcakta klimalı ortam iyi geldi ayrıca müze içeriği de güzel. Bu klasik pozu da çekmiş oldum 🙂
Tayland gezisi tam bir ayın sonunda bitti. Ben çok memnun kaldım ve mutlu ayrılıyorum. Şimdi rota Kamboçya 🇰🇭. Şimdilik hoşçakal Bangkok, başka bir zaman kesinlikle geri geleceğim.